1 Haziran 2017 Perşembe

Ebu’l-Beşer el-Ebyazî Yazdı: Tarih Tenkidi

Ebu’l-Beşer el-Ebyazî
  Tarih ancak tarih tenkidi vesair yardımcı ilimlerden istifade etmesi sayesinde ilimdir. Üstelik tenkid, tarihçilik faaliyetin özünü oluşturmaktadır. Halbuki yardımcı ilimlerin hepsi her zaman tarihe gerekli değildir. Tarih için yardımcı ilimleri seçen tenkiddir. Diğer ilimlerin tarihe müdahalesine karar veren, neticelerini takdir eden ve tarihi senteze onların katkısını sağlalyan da tenkiddir. .
Tarih tenkidi, tarihte doğruyu yanlıştan ayırdetmeye tahsis edilmiş bir metoddur. Tarih ancak şahitliklere dayalı olarak yazıldığından, tarihte doğruyu yanlıştan ayırmak üç temel işleme dayanır: Bunlar sırasıyla şahitlikleri araştırmak yani belgelerin araştırması (heuristique), onların kontrol edilmesi, yani tenkidi (critique) ve nihayet onları anlamak ki, bu da yorumlamak (hermenetique) olarak zikredilebilir.  
Tarih kaynaklarını kullanmadan önce onların gerçek veya sahte olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Ancak sıhhatinden emin olunan malzeme hakiki kaynak değeri taşır. Kaynak tenkidini iki kısmda değerlendirmek mümkündür.  
Dış tenkit:  Eserin veya  belgenin genel görünümü veya kimliği üzerinde yapılan inceleme, yanı tanıtıcı unsurlarının incelenmesi dış tenkit olarak isimlendirilir. Bunun için önce eserin adı yazar ve yazılış tarihinin belirlenmesi gerekir. Çünkü bazen yazarlar kendilerinin yazmadıkları kitapları kendileri yazmış gibi gösterebilirler. Bundan başka eserin yazılış tarihinin ve yeri de önem arzeder. Aynı şekilde el yazısı ile çoğaltılan kitapların da kimin tarafından ve ne zaman çoğaltıldığının tespitine ihtiyaç vardır. Bütün bunlardan başka gerek kitabın, gerekse bir belgenin hakiki olup olmadığının, yani orjinalliğinin tespiti sağlanmış olur. Zira tarih araştırması için kullanılacak eserin orijinal olup olmadığı çok önemlidir.
İç tenkit:  İç tenkit genel olarak yazarın ve de onun ele aldığı konuların muhtevalarının tenkidir. Herşeyden önce yazarın şahsiyeti, fikirleri, inançları ve görüşleri ele alınır. Hadis alanındaki cerh ve tadil uygulaması buna en güzel örnek olarak verilebilir. Gerçekten de bir eserin içindeki bilgilerin sıhhat derecesi hakkında karara varabilmek için, önce o eseri yazan şahsın fikirleri, siyasi kanaatleri, mezhebî bağlılığı dikkate alınmalıdır. Zira dinî inanç ve görüşleri taassup derecesinde olan bir müellifin ele aldığı olayları tarafsız gözle bakması mümkün olmaz. Şu halde bir kaynağın güvenirlik derecesinin tayin edilebilmesi için önce o eserin müellifinin hayatı  ve şahsiyeti hakkında yeterli bilgiye sahip olmak ihtiyacı doğar. Yazarın tenkidinden sonra iç tenkidin ikinci adımı ise kaynağın içinde yer alan bilgilerin doğruluğunun, yani bilinen tarihi gerçeklere uygunluğunun tespitidir. Kişiliğine güvenilen yazarların da bazen, bilmeden eksik veya yanlış bigiler nakletmeleri mümkündür. Bunu için bir kaynakta geçen bilgilerin başka kaynaklardaki bilgilerle karşılaştırılması gerekir.
Dış tenkid veya gerçeklik (authenticite) tenkidi, vesikaların nereden çıktığını ve dış (extrinseque) değerini inceler, onları kabul eder veya reddeder. İç tenkik veya inandırıcılık (credibilite) tenkidi, aynı vesikaların iç (intrinseque) değerini takdir eder ve metnin tam olarak anlaşılmasını sağlar. İnandırıcılık tendidi denilen iç tenkid, metinlerin kontrolünü aşır; yorumun veya tefsirin (hermeneutique) tenkidine de girer.
Esasında tenkidin dış ve iç olarak iki kısımda incelenmesi şeklî ve suni bir ayrımdır. Zira dış tenkid ve iç tenkid, birbirlerinden ancak bir mantık esprisi gayretiyle ayrılmıştır. Aslında onların gerçekten ayrılabilecekterini düşünmek bir hata olur. Dış tenkid, metinleri muhtevalarından bağımsız olarak incelemek ister, fakat bu iddia bir gerçeği açığa vurmaktadır. Unutulmamalıdır ki, gerçek safhalarının hiç birinde tenkid, vesikaların muhtevaları bilinmeden icra edilemez. Eğer tarihlenmemiş bir yazma, daha önce bilinen bir metinden hareket ediyor, onu taklit ediyor veya onu kullanıyorsa, sözkonusu yazma, bu metinden daha önceki bir tarihe ait olamaz; o halde iç tenkit bazen dış tenkitten önce de gelebilir. Aslında tarihçi, meselenin nazari çerçevesiyle meşgul olmaksızın, gözleri önünde bulunan vesikanın gerektirdiği şekilde, bütün yolları denemektedir.
Aşırı tenkidi, tenkitten ayırmak, geçerlilik delilleriyle inandırıcılık delilleri arasında nazari farkı tanımaktan daha önemlidir. Daima safdiller olabileceği gibi aşırı tenkidci tarihçiler de olacaktır. Fakat, safdillik ve aşırı tenkid arasında, insan ölçüsünde, yani iyi niyet ve sempatiye açık tarih tenkidinin yeri saklı kalmaktadır. Tarihçinin incelik, açıklık, tevazu ve otokritike de sahip olması gerekir. Bütün bu kabiliyetler arasında sempati, tenkide dengelemekiçin en zengin ve en lüzumlu haslettir. Unutulmamalıdır ki, sempati tarafgirlik değildir. Sempati eski zaman insanlarının ruhunu anlamak azusudur. O halde tarihçinin dürüst davranması, onun bir şahide düşmanlığını ilan etmesi manasına gelmez. Ne söylenirse söylensin, tarih bir mahkeme değildir ve şahitler de masnunlar olamaz. Adına layık bir tenkid, hakikatin tefrik edilmesini ve ona saygı duyulmasını ister. Tarihçinin ahlakı şüpheciliğini dengelemek, vatanının, ırkının veya imanının düşmanlarını bile anlamasına yardımcı olmak zorundadır. Bütün bunlarla birlikte tarihçi katiyyen hakikate sahip olduğunu iddia edemez, bilakis tarihçi durmaksızın hakikati yakalamaya çalışır.
Tarih tenkidinden geçmiş malzeme mutlak anlamda doğru, yani hakikati tam anlamıyla yansıtıyor demek değildir. Zira genel hakikat mefhumu, tarih tenkidine bağlı değildir; o mantığın ufuklarını bile aşar, zira hakikat metafiziğe ait bir kavramdır. 


0 yorum:

Yorum Gönder

Yazarlar