Sözlükte huy, seciye, tabiat, mizaç, karakter gibi
anlamlara gelen hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. İnsanın fiziki yapısı
için çoğunlukla halk, manevi yapısı için ise hulk kelimesi kullanılmaktadır.
Bir terim olarak ise “insanın iyi veya kötü olarak nitelendirilmesine sebep
olan mânevi vasıfları, huyları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli
davranışlarının bütününe” verilen isimdir. Ahlâk özellikleri güzel ve çirkin
huylar olarak iki kısma ayrılır. İslâmî kaynaklarda da hulk ve ahlâk terimleri
genellikle iyi ve kötü huyları, fazilet ve reziletleri ifade etmek üzere
kullanılmış; iyi huylar ve faziletli davranışlar hüsnü'l-huluk,
mehâsinü'1-ahlâk, mekârimü'l-ahlâk, el-ahlâku'l-hasene, el-ahlâku'l-hamîde,
buna karşılık kötü huylar ve hareketler ise sûü'l-huluk, el-ahlâku'z-zemîme,
el-ahlâku's-seyyie gibi tabirlerle karşılanmıştır. Ahlâkın yanında yeme, içme, sohbet, yolculuk
gibi günlük hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili davranış ve görgü kurallarına,
terbiyeli, kibar ve takdire değer davranış biçimlerine, bunlara dair öğüt
verici kısa ve hikmetli sözlere ve bu sözlerin derlendiği eserlere edep veya
âdâb da denilmiştir. İslâmî literatürde edep terimi ilk dönemlerden itibaren
özel davranış alanları hakkında kullanılırken, ahlâk ise daha geniş anlamda
tutum ve davranışların kaynağı mahiyetindeki ruhî ve manevî melekeleri,
insanın ruhî kemalini sağlamaya yönelik bilgi ve düşünce alanını ifade
etmiştir.
Ahlâkın dinle çok yakın
münasebeti vardır. Hak dine bağlanan ve dayanan, bu itibarla ilahi bir mana
taşıyan Ahlâk müessesesi, insanın yücelmesini sağlar. Yüce Allah Kur’an-ı
Kerim’de Peygamberimizin en güzel Ahlâk üzere bulunduğunu bildirmektedir.
Ayrıca Allah Rasûlü (sav) kendisinin güzel ahlâkı tamamlamak için
gönderildiğini bildirir.
Kur’an’da Ahlâk
Kur'an-ı Kerim' de
insan davranışlarına hakim olan belirgin görünümler hakkında bilgi verilir ve
değerlendirmelerde bulunulur. Özellikle yüksek Ahlâk değerlerini gerçekleştirme
doğrultusunda, özünde saklı bulunan insani varlık nitelikleri uyandırılmaya
çalışılır. İnsanlar bencil davranışlardan alıkonulmak üzere uyarılır. Kur'an-ı
Kerim’de Ahlâki vecibeler hususunda temel alınması üzerinde durulan nokta
“Allah’ın hoşnutluğunun kazanılması” esasıdır.
Hz. Peygamber’in ve bütün inananların dar ve geniş anlamdaki bütün
kulluk eylemleri, hayati faaliyetleri Allah içindir.
Kaynağını Kur'an-ı
Kerim'den alan Ahlâk ilkeleri toplumdan topluma, çağdan çağa özü değişmeden
çeşitli isimlerle karşımıza çıkar. Kur'an-ı Kerim'de ana Ahlâki vecibelerden
bazıları İsra Suresi 22-37. ayetlerde özet olarak şu şekilde sıralanmıştır:
1- Allah'tan
başkasını ilah edinme, O'ndan başkasına tapma.
2- Anana, babana iyilikte bulun ve iyi davran.
3- Akrabaya, yoksula, yolda kalana hakkını ver.
4- Harcamalarında orta yolu tut, saçıp savurma.
5- Geçim kaygısı, yoksulluk korkusuyla çocuklarını öldürme.
6- Zinaya yaklaşma! Çünkü o iğrenç bir iştir.
7- Allah’ın saygın kıldığı cana kıyma, onu öldürme.
8- Yetimin malına iyilik dışında yaklaşma.
9- Verdiğin sözü yerine getir.
10- Ölçü ve tartıda hile yapma.
11- Hakkında kesin bilgin olmayan şeye uyma.
12 -Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.
2- Anana, babana iyilikte bulun ve iyi davran.
3- Akrabaya, yoksula, yolda kalana hakkını ver.
4- Harcamalarında orta yolu tut, saçıp savurma.
5- Geçim kaygısı, yoksulluk korkusuyla çocuklarını öldürme.
6- Zinaya yaklaşma! Çünkü o iğrenç bir iştir.
7- Allah’ın saygın kıldığı cana kıyma, onu öldürme.
8- Yetimin malına iyilik dışında yaklaşma.
9- Verdiğin sözü yerine getir.
10- Ölçü ve tartıda hile yapma.
11- Hakkında kesin bilgin olmayan şeye uyma.
12 -Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.
Kur'an'da
bildirilen Ahlâk değerleri evrensel olup bütün insanlığa hitap eder.
" Ey iman edenler! Allah için hakkı
titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma
olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten
sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Maide,5/8)
Ahlâki vecibelere riayetin karşılığı olarak
uhrevi mükafat vaat edilmiştir.
“İşte ahiret yurdu. Biz onu yeryüzünde
büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah’a
karşı gelmekten sakınanlarındır. Kim bir iyilik getirirse ona bundan daha
hayırlısı vardır. Kim de bir kötülük getirirse, bilsin ki, kötülük işleyenler
ancak yapmakta olduklarının cezasına çarptırılırlar.”(Kasas, 28/83-84)
Hz.
Peygamber’e Göre Ahlâk
Ebu’d-Derda’(r.a.)’dan;
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
1.
“Kıyamet gününde (ameller tartılırken) müminin mizanında güzel Ahlâktan daha
ağır (gelecek) bir şey yoktur. Şüphesiz ki Allah Teala, kötü huylu, çirkin
sözlü kimseleri sevmez” (Tirmizi, Birr, 25)
2.
Ebu Zer(r.a.)’den Rasulullah
(s.a.v.) bana şöyle buyurdu: “Nerede
olursanız olun, Allah’a karşı gelmekten sakının ve kötülüğün peşinden hemen iyiliği
yetiştirin ki, onu silip yok etsin. Ayrıca insanlarla güzelce geçinin.”
(Tirmizi, Birr, 25/55, (IV,355); Darimi, Rikak, 20).
3. Hz. Muâz İbnu Cebel
(r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) bana: "Ey Muâz, insanlara
karşı iyi ahlâklı ol!" dedi." (Muvatta,
Hüsnü'l-Hulk ,1, )
4. Aişe (r.a.) dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “
Mümin güzel Ahlâk sahibi olmakla gündüz oruç tutan ve gece namaz kılan kimse
gibi ecir ve mükafat elde eder.” (Ebu Davud, Edeb,40) .
5. Salim
(r.a.) ın babasından Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Müslüman müslümanın
kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin)
kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim
müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü
sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse,
Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.“ (Müslim, Birr, 45)
6. Hz.
Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:
"Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak
olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet
günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve
yüksekten atanlardır." (Cemaatte bulunan bâzıları): "Ey Allah'ın
Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir?" diye sordular. "Onlar
mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabını verdi." (Tirmizî, Birr,25).
7. Nevvâs
İbnu Sem'an (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v.)'a iyilik (birr) ve
günah hakkında sordum. Bana şu cevabı verdi: "İyilik (birr), güzel
ahlâktır. Günah da içini rahatsız eden ve başkasının muttali olmasından
korktuğun şeydir." (Müslim,
Birr,45).
SONUÇ
İslâm
ahlâkının kaynağı Kur’an ve sünnettir. Bu iki kaynak dînî ve dünyevî hayatın
genel çerçevesini çizmiş, ameli kurallarını ortaya koymuş, başta fakihler ve
muhaddisler olmak üzere kelamcılar, mutasavvıflar ve filozoflar tarafından
geliştirilen ahlâk anlayışının temellerini oluşturmuştur. Allah insanı en güzel
bir biçimde (kıvamda) yaratmış, ona kendi ruhundan üflemiştir. Bu sebepledir
ki, Allâh’ın emriyle melekler, insanlığın atası olan Hz. Adem (a.s) karşısında
saygı ile eğilmişlerdir.
Müslümanlar için hadislerden
ve Hz. Peygamber’in (sav) uygulamalarından genel olarak çıkarılabilecek Ahlâki
vecibeler şu şekilde özetlenebilir: Kendisi için istediğini başkası için de
istemek, kendisi için arzulamadığını başkaları için de arzulamamak, olduğu gibi
görünmek ya da göründüğü gibi olmak, küçüklere sevgi büyüklere saygı, affetmek,
hoşgörülü davranmak, başkalarının kusurlarını araştırmamak, öfkeye hakim olmak,
sözünde durmak, ahde vefa göstermek, doğruluk ve dürüstlükten taviz vermemek, güvenilir
olmak, kibirden gururdan sakınmak mütevazî olmak, cimrilikten, tamahtan uzak
durmak, cömert olmak, her hususta sabırlı olmak, asla adaletten ayrılmamak, maddi
ve manevi temizliğe riayet etmek, Allah’ın kendisine verdiği sağlığına ve
sıhhatine çok dikkat etmek, vaktini hayırlı işlerde değerlendirmektir.
0 yorum:
Yorum Gönder